SİVİL
İTAATSİZLİK ÜZERİNE KAVRAMSAL ÇERÇEVELER : 1
Öndeyi
Giriş
·
Eylemler : Türkiye
·
Eylemler : Dünya
·
Eylemler : Gelecek
·
Ölçütler
·
Sorular
·
Alıntılar ve Yorumlar
·
Seçilmiş Kaynakça
Öndeyi
Sivil itaatsizlik,
hukuksal değil, ahlaksal bir sorundur. Gelenekler ve görenekler, ahlakın bir
altkümesi olarak, kimi zaman hukuk ilkelerinin üstünde sayılabilir. Örneğin,
Türkiye’de kimse imam nikahlı ve/ya iki karılı olduğu için yargılanmaz. İdam
cezası ise, hukuksal olarak var olmasına karşın, siyasal durumlar dışında yıllardır
uygulanmıyor.
Sivil itaatsizliğin
ahlaksal durumu, devlete tam itaatin limitte eldeki yerzaman koşullarıyla
doğrudan faşizme limitlenmesidir. Yani insanlar, hiçbir şey yapmadıkları,
kurallara ve yasalara tümüyle uydukları için, ırkçılık var oluyor.
GİRİŞ
‘Sivil itaatsizlik’
konusu, internette köşe yazısı yayınlatmaya başladıktan bir süre sonra
gündemimi meşgul etmeye başladı. Genelde yazma konularımı okuyarak
derinleştirdiğim için burada da öyle oldu. Konuyla ilgili bulabildiğim
malzemenin çok yararını gördüm. Örneğin, yabancı yazarlar dahil hiç kimse,
sivil itaatsizliğin halk isyanıyla ve ötesiyle ilgisini kurmamış. Oysa ki Gandhi örneği bile tek
başına yeterli. Keza, yine her zamanki gibi ulemanın (artık ‘aydın’ veya
‘münevver’ diyemiyorum, bizimkiler Tanzimat’tan beriye gerilediler), özellikle
akademisyenlerin fetvacı tavrı beni deli etti. Türkiye sivil itaatsizlik
eylemlerinin listelemesi çok hoş bir kavramsal çerçeve yarattı. Diğerleri onun
istimiyle oluştu.
20. Yüzyıl’ın
başında 50 ülke vardı. 21. Yüzyıl’ın başında 200 ülke var. Oysa, binlerce halk
ve dil, yüzlerce din ve altbölümü var. Ülkeler ise, başta anayasaları olmak
üzere, çok biçimci koyutlarla yönetilmeye çabalanıyor. ‘Demokrasi’ deniyor,
krallıkla yönetilen 10 ve teokratlarca yönetilen 1 Avrupa ülkesi (Vatikan) var.
Bulgaristan eski kralı 2001’de ülkesinde başbakan oldu. Andorra, teokrasiyi
ancak 1993’te terketti. Belçika, İngiltere ve İsviçre çokluğu götüremeyebilir.
Balear, Korsika, Sardunya ve Sicilya ada ülke olmayı seçebilir. Tüm bunlar
uygar Avrupa’nın çatlakları. Eski SCB’nin ve Yugoslavya’nın kaça bölündüğü de
ortada.
Devamında örnek
olsun: Bosna’da savaşmayı reddeden Sırplar, ne ülkelerine dönebiliyor, ne de
BM’den haymatlos pasaportu alabiliyor. Sivil itaatsizlik, dünyanın her yerinde
bedeli muazzam olabilen (yani ölüme varabilen) eylemler gerektiriyor.
Tüm alınan
momentler 2001 için geçerlidir. 2001, yeni bir onyılın, yüzyılın ve binyılın
ilk yılıydı. O nedenle simgesel bir önemi var.
EYLEMLER : TÜRKİYE
1.
TÖS Grevi : 1969
2.
Astsubay Eşlerinin Ankara’ya
Yürüyüşü : 1970
3.
İstiklal Marşı’nda Hazırolda
Durmama : 1979
4.
Oy Vermeme : 1983-2001 (Seçmen
kütüklerine yazılı olmayan çok kişi var)
5.
Vicdani Retçiler ve Asker
Kaçakları : 1984-2001
6.
Ölüm Oruçları : 1984-2001
7.
Cumartesi Anneleri : 1995-1997
8.
Türban Eylemleri : 1995-2001
9.
Bergama’da Siyanürlü Altına Hayır
: 1996-1998
10.
Susurluk İçin Lamba ve Düdük Eylemi
: 1997
11.
Batman’da Gençkız İntiharları :
1998-2000
12.
KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları
Konfederasyonu) Eylemleri : 1999-2001
13.
Milletvekilerinin parti
başkanlarının isteği dışında davranmaları (1999 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
aday olan MHP’li Somuncuoğlu ve 2001’deki kurultayda DSP’de başkan adayı olan
Sema Pişkinsüt)
14.
İnternette E Gruplar ve Gazeteler
2000-2001
15.
Memur Kadınların Pantolon Giymesi
: 2001 (kadın milletvekillerinin erkek tavrının yanında yer alması, kadınların
aleyhindeki eski bakan Işılay Saygın diğer bir örnek)
16.
Milletvekili Dokunulmazlığını
Kullanarak Devletin Hukukdışı Edimlerini Açıklamak : 2001 (Fikri Sağlar ve Sema
Pişkinsüt)
17.
Nüfusta Sayılmama ve Nüfus
Kağıtsızlık : 2000 (6-7 milyon kişinin nüfusu kağıdı taşımadığı 2001’de DİE (:
Devlet İstatistik Enstitüsü) genel müdürü tarafından açıklandı, 2000’de yapılan
son nüfus sayımında bir kaç yüz bin kişinin sayım memuruna kapıyı açmadığı
sanılıyor)
18.
Jöleli Saçlı Erkek Lise
Öğrencileri : 2001 (ergenlerin durumuyla ilgili en somut örnek)
19.
Yasak İş Kollarında İş
Yavaşlatmalar : 2001
20.
Çiftçilerin Eylemleri : 2001
(bakana yol vermeme, sesli protesto)
21.
Vergi Vermeme : 2001 (batan 10
küsur bankadan ve 10 milyar dolardan sonra)
22.
İkametsizlik : 2001 (evsizler)
SİVİL İTAATSİZLİK ÜZERİNE KAVRAMSAL ÇERÇEVELER : 2
EYLEMLER : DÜNYA
1.
H. D. Thoreau (ABD 1840’lar,
kavramın ad babası, köleciliğin karşısında yer aldı)
2.
Bertrand Russell (1. Dünya
Savaşı’nda İngiltere ordusunda askere gitmeyi ret (hapse giriş) ve ABD’nin
Vietnam Savaşı’nda işlediği insanlık suçlarını araştırma)
3.
Mahatma Gandhi (1930’lar,
Hindistan’ı pasif direnişle kurmak ama suikastle öldürülmek)
4.
Martin Luther King (1950’ler
ABD’de Zenciler’in haklarını savundu ve öldürüldü)
5.
Muhammed Ali Clay (dünya ağır
siklet boks şampiyonu, Müslüman oldu, Vietnam Savaşı’na gitmeyi reddedip hapse
girdi)
6.
1968 olayları
7.
Jürgen Habermas (1970’ler Almanya
kuramcı)
8.
Hannah Arendt (kuramcı)
9.
ABD vatandaşlarının Vietnam’da
savaşmamak için kaçışları (Mel Gibson ters özel örneği, babası kaçırmış, o da
geri dönüp Holywood yıldızı oldu)
10.
Sırbistan vatandaşlarının Bosna’da
savaşmamak için kaçışları (BM onlara haymatlos pasaportu vermedi)
11.
Seatle ve Cenova’daki
anti-globalist gösteriler (1998 ve 2000)
·
EYLEMLER : GELECEK : DÜNYA ve TÜRKİYE
1.
Askerlerin uygun bulmadığı emre
uymama hakkının kullanması : Türkiye’de kayıtlı örneği yok.
2.
Hükümetin MGK kararlarına uymaması
: Kayıtlı örneği yok.
3.
Medyanın savaşa karşı kampanya
başlatması : Kayıtlı örneği yok.
4.
Entellektüellerin toplu olarak
ateistliklerini beyan etmeleri : Kayıtlı örneği yok.
5.
Eşcinsel sanatçıların toplu olarak
durumlarını açıklamaları : Kayıtlı örneği yok.
6.
Evkadınlarının toplu eylem
yapmaları : Bir iki kayıtlı örneği var.
7.
AB yasalarını ihlal. AB’yi dağıtma
eylemleri : Henüz kayıtlı örneği yok.
8.
Krallıkların tasfiyesi için
eylemler.
9.
ABD’li zenci Müslüman’ların toplu
eylemleri.
10.
BM’nin tasfiyesi eylemleri.
11.
Dünya markalarına boykot.
12.
Cep telefonlarını kilitleme. Abone
sayısını dünya nüfusunun % 10’unun altına çekiş eylemleri.
13.
Kredi kartı şirketleriyle
mücadele.
14.
Haftalık mesai saatını 2010’da
35’e, 2020’de 30’a indirme eylemleri.
15.
Televizyonsuz hane oranını 2010’da
% 10’a, 2020’de % 20’ye çıkarma eylemleri. Aygıtları kırma gibi yıkıcı, kitap
hediyesi gibi yapıcı yöntemler kullanılabilir.
16.
Globalizm
karşıtı mücadeleler.
17.
Dünya
borsalarını bloke etme.
18.
Uyuşturucuya
karşı mücadele. Uyuşturucunun yasallaştırılması eylemleri (bunun sivil
itaatsizliğe girip girmediğine ilişkin şerh).
19.
Dinin,
oy verme, mülk edinme ve evlenme hakkı gibi, 18 yaşında edinilmesi.
20.
İnsan
Hakları Bildirgesi’nin yeniden yazılması (örneğin ‘evrensel’ sözcüğünün
kaldırılması ve geçerlilik / değiştirme vadesi konması).
21.
Asker
kaçaklarını koruyacak uluslararası hükümet dışı ve sivil toplum örgütleri
yaratmak.
(Aralık
2001)
SİVİL
İTAATSİZLİK ÜZERİNE KAVRAMSAL ÇERÇEVELER : 3
ÖLÇÜTLER
Yasadışılık (ama hukuk içi ve
ahlak içi olabilir)
Alenilik
Sonucu Kestirilebilirlik
Siyasal Sorumluluğun Üstlenilmesi
Hukuksal Sonucun Üstlenilmesi
(Türkiye’de genelde işkence ve hapis, asker kaçaklığı savaşta idam)
Şiddetin Reddi
Kamu Vicdanına Yönelik Çağrı
Tekil ve Ciddi Haksızlıklara
Karşılık
Haksızlıkla Makul İlişki
Çifte Standartsızlık
(başörtücülerin daha önce kimsenin derdiyle ilgilenmemişliği, ‘mini etek ve
başörtüsü’ anekdotu)
Normallik < Ayrallık,
Marjinallik < Sivil İtaatsizlik < Halk İsyanı < Savaş (İç Savaş,
Terör, Karşı Terör, Darbe, Devrim, Karşı Devrim, Yeni Ülke)
Ayralların Sivil İtaatsizlik
Durumu
Normallerin Sivil İtaatsizlik
Durumu
Entellektüellerin Sivil
İtaatsizlik Durumu (resmi itaatli aydın)
Sivil İtaatsizlik Kavramının Zaman
ve Mekan İçindeki Değişimleri
Sivil İtaatsizlerin Birbirine
Karşı Durumu : 1. İHV (İnsan Hakları Vakfı) ve İHD (İnsan Hakları Derneği ki
devlet tarafından dışlanıyor), iki Yeşiller Partisi, Cumartesi Anneleri ve
Mazlum-Der (aynı alandaki kurumlar genelde çatışıyorlar gözlemi). 2. Asker
kaçakları eşcinsellerin durumuyla ilgilenir mi, ilgilendi mi?
Sivil toplum örgütlerinin sivil itaatsizliğe
karşı tutumu
Meslek örgütlerinin (TÜSİAD, TOBB,
İTO, İSO, sendikalar, meslek odaları) sivil toplum örgütü olarak durumu (ki
genelde yarıresmi sayılıyorlar)
Derneklerin ve vakıfların sivil
toplum örgütü olarak durumu (ki genelde az resmi sayılıyorlar)
Sivil itaat-sizilk ve konformizm
ilintisi.
Popüler kültürün, sivil itaatsiz
isyan ve bayağılaşma kaotik gergefi (arabesk müzik örneği).
·
SORULAR
1.
Çocuklar, sivil itaatsizlik
eyleminde bulunabilirler mi? (anababasını reddedip kreşe kaçan çocuk)
2.
Ergenler, sivil itaatsizlik
eyleminde bulunabilir mi? (jöleli saç durumu)
3.
Evkadınları, sivil itaatsizlik
eyleminde bulunabilir mi? (kocasıyla yatmayarak)
4.
Yaşlılar, sivil itaatsizlik
eyleminde bulunabilirler mi? (huzurevine kaçarak)
5.
Öğrencilerin, özellikle üniversite
öğrencilerinin sivil itaatsizliği kendiliğinden midir (1968’den beridir)?
6.
İşçilerin sivil itaatsizliği
kendiliğinden midir?
7.
Partilerin siyasal eylemleri hangi
durumlarda sivil itaatsizliktir (diyelim oy vermeme veya geçersiz oy verme
çağrısı)?
8.
Türkiye’de sivil itaatsizlik
kavramı, ne zamandan başlayarak işletilebilir ya da Cumhuriyet başlangıcındaki
intiharlar sivil itaatsizlik miydi?
9.
Halk isyanı ve sivil itaatsizlik
ayrımları, nerelerde seyreder?
10.
Bedelli askerlik yapanların
durumu, vicdani retçiliğe girer mi?
11.
Tek tek tüm ayral kümelerinin
durumu, sivil itaatsizlik açısından nasıl irdelenebilir? (Katatoni ve otizm bir
başkaldırı mıdır?)
12.
Eşcinsellerin evlenmesi, evlatlık
edinmesi ve çocuk yaptırması, sivil itaatsizlik midir?
13.
Kendini kısırlaştırtmak, sivil
itaatsizlik midir?
14.
İntihar ve ötenazi birer sivil
itaasizlik midir?
15.
Ülker Sokak (1995) eylemleri,
sivil itaatsizlik miydi?
16.
Camisiz ve kilisesiz semtler
istemek, sivil itaatsizlik midir?
17.
TBMM’de temsil edilmeyenler ne
yapabilir?
18.
Köylü sivil toplum olabilir mi?
(Köylü sivil itaatsizlik tanım gereği olmak zorunda, çünkü yapısı kentli
olmayan toplumlar bayağı çok.)
19.
Yazısız sivil itaatsizlik olabilir
mi? (Kastedilen, kent toplumunun koşutunda, sözel toplumun durumu ki global
nüfus olarak hala fiilen % 50 orana sahipler.)
20.
Sivil itaatsizlik, tanım gereği
nicel olarak azınlıklara mı aittir?
21.
2. Dünya Savaşı boyunca,
İran’daki, Irak’taki, Türkiye’deki Kürtler’in Hitler’le işbirliği sivil
itaatsizlik miydi? Rusya’daki Tatarlar’ın Stalin’e karşı, Hitler’le işbirliği
sivil itaatsizlik miydi?
22.
Sivil itaatsizlik; bireysel midir,
toplumsal mıdır, kurumsal mıdır?
23.
Vergi numarasızlık ve/ya
işportacılık vergi açısından sivil itaatsizlik midir?
24.
Banka numarasızlık ya da tüm
parasını nakit olarak üzerinde taşımak sivil itaatsizlik midir?
25.
İşportacılık, sivil itaatsizlik
midir?
26.
Okula gitmemek sivil itaatsizlik
midir (okumayazma öğrenmemek kastedilmiyor)?
27.
Sendikasızlık, bin dolarlık giysi
alan DİSK başkanından sonra, sivil itaatsizlik midir?
28.
Mülksüzlük, sivil itaasizlik
midir?
29.
Gönüllü yurtdışı sürgünlük, sivil
itaatsizlik midir?
30.
Ormanı yakıp veya söküp bedavadan
tarla yapmak sivil itaatsizlik midir?
31.
Devlet arazilerine gecekondu
yapmak sivil itaatsizlik midir ? (1940’ta evet, 1980’de hayır)
32.
İnsanlar neden hep itaat ederler?
33.
Arabesk sivil itaatsizlik midir?
(1970’te hayır, 1980’de hayır hayır (yani kesin devletsel / resmi kültürsel
boyun eğiş), 1990’da hayır (protest, Ahmet Kaya daha çok), 2000’de hayır)
·
SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA
Sivil İtaatsizlik :
Kamu Vicdanına Çağrı, Derleyen ve Almanca’dan çeviren : Yakup Coşar, Ayrıntı
Yayınları, Ocak 1997, 222 sayfa.
Sivil İtaatsizlik, Jürgen Habermas, AFA
Yayınları, 1998.
Sivil İtaatsizlik,
Yayına hazırlayan : Hayrettin Ökçesiz, Demokrasi Kitaplığı, Ekim 1999, 278
sayfa.
Sivil Toplum
Kuruluşları Rehberi, Afete Karşı Sivil Koordinasyon, 2000, 254 sayfa.
Abant Platformu : 4
: Çoğulculuk ve Toplumsal Uzlaşma, Yayına hazırlayanlar : Cemal Uşşak, Ömer
Baldık ve Kevser Türkay, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Yayınları, 2001, 320
sayfa.
SİVİL
İTAATSİZLİK ÜZERİNE KAVRAMSAL ÇERÇEVELER : 4
ALINTILAR
ve YORUMLAR
Eylemler
: Türkiye
Ölüm Oruçları: Bilerek en zor madde seçildi.
1984’ten beridir onlarca kişi ölüm
oruçlarında öldü. Onun birkaç katı sayıda insan da zihinsel yıkım yaşadı ve
hala sağlar.
İlkin: Neden ‘ölüm orucu’ deniyor (ve de
‘açlık grevi’)? ‘Oruç’ varsa, ‘şehit’ de olur. Ne yazık ki ‘devrim şehidi’ de
deniyor. Oysa, ‘ölüm diyeti’ ve/ya ‘intihar orucu’ denebilir.
İkincisi, dünyanın en uzun süreli ölüm
oruçları bizde oldu. Kuramsal olarak mümkün olmayan süreler boyunca kişiler sağ
kaldı.
Devam: Doktorların mühadahelesi: Devlet
doktorları buna zorladı ve uymayanları da cezalandırdı. Oysa, hekimlik yemini,
hasta istemezse doktora müdahale hakkı tanımaz. Bu, özellikle uluslararası
tıpsal kuruluşlar tarafından ‘ölüm orucu’ maddesi olarak kesinkes
belirtilmiştir, çünkü dünyada bu sorunu bir tek yaşamıyoruz.
Ölüm oruçlarıyla canlı bombalık birleşince,
dünyadaki başkaldırı literatürüne biricik örnek olarak geçtik. Yaşamayı ve
yaşatmayı değil de, ölmeyi ve öldürmeyi becerebilmemiz çok acı.
Zihinsel yıkıma kimse aldırmıyor. Ben üç
tanesini gördüm. Anımsamak bile ellerimi titretiyor. Militanların bu konudaki
duyarsızlığı, devrimi başarsalardı, yapacakları kıyımın bir göstergesi bence.
İntihar, bir itaatsizliktir doğrudur ama
sivil midir bilemem…
Eylemler
: Dünya
Gandhi örneği, sivil itaatsizliğin, halk
isyanına kayabilen en uygun örneği. Bir ülke böyle kuruldu. Kaldı ki Gandhi’nin
havsalası geniş değilmiş. Bugün bir ülkenin ulaşım, iletişim, enerji ağları,
hiçbir şiddet göstermeksizin, çok kolayca iptal edilebilir. Bunlar olmadan,
sizin davanızla hiç mi hiç ilgilenmeyen kamu, olağan köle yaşamını
sürdüremeyeceği için, kısa sürede konuya dikkat eder.
IRA mensubu Bobby Sands’in ölümle sonuçlanan
açlık grevi de, barbarlık aşamasının Batı’da bile hala geçilmediğinin bir
göstergesi.
Eylemler
: Gelecek
Borsanın yok edilişinin 2. Sanayileşme’ye
olası etkisi, henüz kestirilemez bir parametre. Borsa, kapitalizmin tapınağı.
En etkileyici ritüelleri orada yaşanıyor. Kapital devlerinin bu alandaki
herhangi bir aksamaya tahmin edilebileceğinden çok daha sert tepki vereceği
kesin. Bu alanda yok olan ekonomik değerlerin milyonlarca kişiyi aç bıraktığı
da kesin. Anti-globalistler bu konuda şimdilik yalnızca borsadan ek vergi
alınmasını öneriyorlar.
Ölçütler
Şiddet: Tuhaftır, sivil itaatsizlik
savunucuları bile ısrarla şiddeti dışlamaya çabalıyorlar. Bu korkaklıktır.
Darbecileri ve işkencecimi öldürme hakkına neden sahip değilim ki? Hangi
cibiliyetsiz bu konuda fetva verme hakkına sahip? Stammheim kökenli deyi
uyarınca: Terör, devlete karşı özsavunma olabilir. Ayrıca, Arafat teröristti de
ne oldu? Şimdi saygın bir ülke başkanı. Bu adam binlerce masum kişinin
ölümünden sorumludur. Belçika’daki mahkemede de yargılanacaktır.
Yakınlarını onun yaptığı evlerde yitiren bir
depremzede, Veli Ölçer’i neden öldürmesin? Anayasa polis müdahelesini
yasaklamışken, mitinglerde copla öldüresiye insan döven polisler neden
dövülmesin?
Yalnızca soru kipi işte…
Sorular
Ülker Sokak eylemleri sivil itaatsizlik
miydi? Kısa ve kesin yanıt: Mülkiyete yönelik lümpen bbir eylemdi. O eylemler
sayesinde, o eylemleri düzenleyen yaşlı kadınk aynı sokakta yirmiye yakın daire
sahibi oldu. Nereden mi biliyorum? Orada oturuyorum da ondan.
Devamında kültürel kaotik süreçler için çok
ilginç örnekler var: Sokak şu an BM gibi. Filipinli hizmetçiler, hristiyan
zenciler, öğrenci Japonlar, bekar çiftler, emekli dönmeler…
Eski ayralların yerini yeni ayrallar aldı.
Şeriatçı, eski kapıcı, evsahibi taşralılar burayı yeğliyor. Ev fiyatları
başabaş ödeyebilecekleri düzeyde. Eski lümpenlerle yeni lümpenlerin kültsel (ya
da başka bir deyişle altkültürsel) sürtüşmesi ilginç. 1999’daki yerel
seçimlerde, MHP’li kadın muhtar adayının reklamı, ışıldaklı polis arabasından
hoparlör aracılığıyla yapıldı ama seçimi ÖDP’li kadın aday kazandı. (Ben kronik
bir oyvermezim, o nedenle kendi oyumu belirtemiyorum.)
Sivil itaatsizlikle lümpen bayağılaşma
birbirine çok yakındır. Kayıtdışı ekonominin sınıf atlama ve açlıktan ölme
sınırını burun buruna yaratması gibi…
Sormaya devam: Sivil itaatsizlik nedir ve ne
değildir?
İSYAN ZANAATI : 1
Standart Biyografiler Hep Vardır
Taş Çağı insanı da,
günümüz sanayi toplumu insanı da, daha doğmadan belli standart yaşam
biçimlerini üzerine almıştır. Avcı-toplayıcı toplumda kimin ateş yakacağı,
kimin avlanacağı, kimin çevrede meyve toplayacağı hep sabittir. (Ya da başka
bir deyişle: Toplumsal yaşam insanları her zaman ilerletmez.)
Günümüz insanı
için, ‘eğitim-mesai-emeklilik’ yaşamı üçe böler. ‘Uyku-mesai-tatil’ başka bir
biçimde üçe böler. ‘Gençlik-orta yaş-yaşlılık’ diğer bir dilimlemedir (ki bu
dilimleme yediye dek çoğaltılabiliyor). ‘Evlat-anababa-büyükanababa’ gibi başka
bir zamansal standart da vardır.
Tüm standart
biyografilerde zaman ve mekan düzenlemesi, birden çok format içerse de,
sabittir. Evlenirken beyaz gelinlik giyilir. Emeklilik ikramiyesiyle ev alınır.
İlk çocuğun adı anababadan birininki olur.
Standart
biyografilerin nafileliiği ve beyhudeliği, yaşamın son yıllarında anlaşılır. 70
yıl boşa heba edildiği için de, yapılacak hiç bir şey kalmamış olur. Onun için
oyun sürdürülür, susulur ve ot gelip saman bile olamadan gidilir, pardon
ölünür.
Tüm
Kimlikler ( = Roller + Statüler) Faşisttir
Toplumda insanları
kimlikleri, bireylikleri, benlikleri, özneleri, kendilikleri, kişilikleri
belirler.
Kimlikler, biz
doğarken verilmiş rollerden ve statülerden oluşur. Roller; baba, öğretmen, aşık
gibi olabilir. Statüler; mesleksel (müdür), dinsel (vaiz), hukuksal (yargıç)
gibi olabilir. Her ikisinde de tutumlar ve davranışlar, yerzaman içinde
normları değişse de, tek bir yerzaman içindeki kültürde standarttır.
Buradaki faşizm,
bunların belirleyiciliğinin ‘yasak’ tanımını çok fazla içermesidir. Yapılması
ve yapılmaması gereken tüm davranışlar birleşince, kişisel olarak belirlenecek
hiç bir şey kalmaz.
Asıl İsyan Ölümedir
3 temel ölüm biçimi
vardır: Kültürün ölümü olarak faşizm, zihnin ölümü olarak delilik, bedenin
ölümü olarak ölüm…
Asıl isyan bu 3
temel-asal ve diğer tali-bileşik ölüm biçimlerine isyan etmek, yani panzehir
aramak ve yaratmaktır.
İSYAN ZANAATI : 2
İsyan Örneklemeleri
Psikolojide,
aşılmaz bir engelle, örneğin bir duvarla karşılaşan insanların gösterdikleri
davranışlar sınıflandırılmıştır.
Atletik tip
duvardan atlar, bezgin tip duvarın önünde çöker kalır, korkak tip geri döner, araştırıcı
tip alet yapar. Bunlar temelde 4 adet sayılır ama pekala çeşitlemeler de
olabilir. Örnekse, yıkıcı tip duvarı parçalayabilir.
İsyanlar da böyle
çeşitlemeler gösterebilir. 1980 ertesinde toplum, Dursun Ayan’ın deyişiyle
‘öğrenilmiş çaresizlik’ içine itilmiştir. Yıl 2002’de iktidar seçkinleri
kitleyi hezimetle mağlup ettiklerini sanıyorlar ama çook aldanıyorlar.
İsyan biçimleri
üzerine de, kitaplarda bir çok sınıflandırma var ama biz 1960-2000 arasındaki
tarihçemizden örnekleyerek açılım getirelim.
Devrimci isyan: Bir
zamanlar devrim yarından da yakındı. Gerçekten de öyleydi. 10.000 silahlı
insan, özellikle köylüyü olmak üzere, emekçi kesimi çok iyi örgütledi ve
devlete kafa tuttu. Sonra da kemikleri kırılmacasına tuşla yenildi. 600.000
kişi işkence gördü, 1.000 kişi öldürüldü, 30.000 siyasal göçmen oluştu.
Devrimcilerin üç
büyük stratejik hatası vardı: Yumurtayı balyozla kırmak, halkını tanımamak ve
mayoz bölünme yetisi, yani işbirliğini becerememek.
Şeriatçı isyan: Son
yıllarda kamuoyu araştırmalarında şeriat isteyenlerin oranı % 30’a dek çıktı.
(Yine benzeri araştırmalarda insanların % 80’i kendini demokrat olarak
niteleyebildi.) Şeriatçı partiler ‘kanlı mı, kansız mı?’ tribine girdiler. % 10
Alevi’yi, % 10 ateisti, % 10 militaristi, % 10 kemalisti hesaba katmadılar.
Düşmanlarını küçümsediler ve oyunu kaybettiler.
Etnik isyan: 15 yıl
ve 100 milyar dolar zarar. 40.000 ölü. Onlar da az kaldı başarıyordu.
Gerillanın orduyu yenebileceğini kanıtladılar. Onların da ıskaladıkları, kendi
halkına zulmederek savaş kazanılmaz, kara para değirmeninin suyu kesilebilir,
ilerici kesimlerin desteği gidebilir idi.
Karşı isyan:
Tezlerin anti-tezleri oluyor. İsyanların da bastırılmaları oluyor. Ordu 40
yılda 4 darbe yaptı. Toplumun hızlı değişimini durdurdu. Onlar da ellerini
sonsuz parmaklı sanmakla yanılıyor. Bir de zaman aşımı yok, unutuyorlar.
İSYAN ZANAATI : 3
B Planı İsyanı : 11 Eylül 2001
A planları genelde
işletilen ana yol projeleridir. B planları, A planları çuvalladığında işe yarar
ama insanlar genelde duvara çarpana dek farklı bir çözüm aramazlar.
İkinci Dünya’nın
çöktüğü 1989’dan sonra, ABD tek dünya jandarması kaldı. Yeni liberalizm, kuzu
postunu bırakarak dişlerini tümüyle çıkarıp kurtluğuna geri döndü. Askeri
Strateji 2000, Körfez Savaşı, şu bu, 10 küsur yıl apışıp kaldık.
Derken bir sabah
erken, darbe olmadı. Gökdelen darpı oldu. ‘B planı, her zaman yapıcı olmaz’ı
gördük. Daha doğrusu Yankiler bakarkör oldu.
Ardından, ‘tieyt
layn, anamı kesen ben, babım kesen ben’ tipi bir çıkış yaşadık. Dünyanın en
fakir ülkesi, dünyanın en zengin ülkesi tarafından yakılıp yıkıldı. İkiz
Kuleler’dekinden çok sivil öldürüldü.
Ancak, B planı
bitmiş değil… Usame bin Ladin sağ… Çakal Marcos ve Leyla Halid’in sağ olduğu
gibi… Her ikisinin de hala bir şeyler becerebildiği gibi…
Dünyada şu an 11
Eylül’ün on mislini becerebilecek 50’nin üstünde kadro var; buna PKK ve TİKKO
dahil… MİT ve JİTEM de dahil… Unabomber türü ‘private enterprise’lar hesaba
dahil değil… Yani B’den Z’ye, Elif’ten Vav’a dek bir çok planlar ve plancıklar
üretilebilir.
(Burada
hatırlatılması ve vurgulanması gereken bir durum var: Olumsuz eylemler
övülmüyor. Zehirin panzehiri aranıyor.)
Beyzbol finalinde
açık hava stadının tepesinde bir zeplin patlatılsa 50.000 ölü umulur… Barbara
Streisand, New York Central Park’ta konser verdiğinde bir milyon izleyici
gelmişti. Bu kez % 10 verim olsa, 100.000 telefat garanti… En zayıf nükleer
reaktörün duvarı Çernobil usülü delinse, 10.000 ölü yazılır. Başkanların
heykelleri yok edilirse, daha çok psikolojik gerilim yaratılır. 100.000
katılımlı zenci-müslümanların beyaz-hristiyanların mallarını talanı / yağması
olabilir (ki daha önce de birkaç kez gerçekleşmişti).
Benim favori planım
‘B’ şıkkı…
(16
Mayıs 2002)
İSYAN ZANAATI : 4
Mikro-Bireysel 2 İsyan Türü
İsyanların büyük ölçekli ve
toplumsal olacakları gibi bir zorunluluk yok. Bir çok mikro ve bireysel isyan
olabilir. Onlardan ikisi örneklendi.
İsyan Olarak İntihar
İntihar bir isyan
mıdır? Bir insan, ölecek ve/ya öldürecek denli üzülmüş, öfkelenmiş, korkmuş,
kaygılanmış, nefret etmiş, acı çekmiş ise, artık isyandadır demektir. Yalnızca,
başkalarını öldüremediği için, kendini öldürüyordur.
Batman’daki genç
kız intiharları kesinkes isyandır. Devlet görevlileri ile resmi nikahsız
birlikte yaşayıp, onlar bölgeden ayrılınca, babaevine dönüşleri yasaklanan
insanlar ne yapabilir? (Üstelik paraları aileleri alıyorken…) Seks işçisi olmaktan başka seçenekleri
kalmaz. Onun yerine intihar ederler. Babalarını öldüremiyorlar…
Ölüm oruçları
kesinkes isyandır. İntihardır da… F tipi cezaevlerinin dünyadaki sonuçları
ortadayken, oraya konmamak için ölümü seçmek yadırgatıcı bir durum değil…
İntihar, kaçacak
yol kalmadığı duygusunu anlatır.
İsyan Olarak Delilik
Delilik, zihnin
ölme biçimlerinden yalnızca birisidir. Koma vardır, alkolizm vardır, uyuşturucu
vardır, beyin ölümü vardır…
Delilik ne zaman
bir isyan olur? 2 örnek vereyim: 1978’de ve 1980’de ikisinin de babası
büyükelçi olan, ikisi de babası tarafından büyükelçi olarak eğitilmek istenen,
ilki o tarihte 34, ikincisi o tarihte 40 yaşında olan iki erkek tanıdım. Ağır
şizofreni tedavisi görüyorlardı. İlki dalgıç olmak istiyordu, ikincisi hiç bir
şey olmak istemiyordu. Öykülerinin devamını ne yazık ki öğrenemedim. Açık olan
bir şey var: İkisi de babalarına karşı çıkamadıkları için, deliliğe
sığınıyorlardı. Edilgin bir isyan tutumu takınıyorlardı.
Katatoni en edilgin
zihinsel isyandır. Hasta, kilitlenir ve hiçbir kasını kullanamaz. Dış dünyadan
gelen konuşma türü uyartılara da yanıt vermez. Onu en uç tepki sayabiliriz.
Delilik; normlara
(ya da zorbalıkla dayatılan normalliğe), rollere ve statülere isyandır.
İSYAN ZANAATI : 5
Budalalar Gemisi Batıyor : Ne Yapmalı?
Orta Çağ’da
istilalar, salgın hastalıklar, din savaşları, milyonlarca kişiyi öldürürken,
sanatçılar böyle bir mecaz icat etmişler. Burada gemi, devlet veya tarih
anlamına alınabilir.
Tarihin, ilerleme
dönemleri olabildiği, duralama ve/ya gerileme dönemleri de olabiliyor. Eh,
batma dönemleri de var işte. Yeni devletlerin kurulabilmesi için eskilerinin
yok olması gerekiyor, çünkü dünya epeyi süredir doldu.
Künye:
Gemi Batıyor :
Seyreden Yok – İlerleme Fikri, Paolo Rossi, Nisan 2002, Dost Yayıları, 134
sayfa.
Künye:
Gemi Batıyor :
Seyrediyorlar, Hans Blumenberg, Nisan 2002, Dost Yayınları, 98 sayfa.
Yorum:
Batan gemiyi
seyretmenin bir anlamı olabilir mi? Enazından gerçek durumda, sen geminin
içinde değilsen, bir anlamı olabilir. Oysa Pascal, ‘hepiniz bindiniz’ demiş,
yani ‘hepiniz gemidesiniz’ demek istemiş. Tarih batarken biyografiler yüzebilir
mi? Ne yazık ki evet. Hatta Lale Devri usülü, bade içip, güzel sevip, göbek bile atarlar. Kitle ise, kafayı çevirip
seyretmemeyi yeğler.
‘Seyrediyorlar’,
iki tümce akla getiriyor: Bir öncekine atfen ‘seyreden çok’ ve Türkçe bir deyim
olan, ‘öküz trene bakıyor’.
Kitaplardan ilki,
1979’da, ikincisi 1992 sonrasında yazılmış. İkinci yazarın, birinci kitabı
okuyup okumadığını bilemiyoruz. Ancak, Alman olanın başlığı ile İtalyanca
olanın başlığı inanılmaz bir biçimde çakışıyor. ‘Fragi’nin ‘kırılma’ anlamı,
‘bruch’ta da var ve o aynı zamanda ‘bataklık’ demek. Türkçe’de ‘seyredenli’,
‘seyircili’, ‘seyredensiz’ ve/ya ‘seyircisiz’ gemi batışından söz edilebilir
mi?
Tarihin batışını
seyredenin olup olmaması neyi değiştirecek? Osmanlı’daki vaka nüvisler
idamları, salgınları, katiliamları, vb hep aynen kaydetti, yani seyretti. Sonuç
değişti mi?
Sorumuz bu: Tarihçi
tarihi seyrederken, yani yazarken, tarihi değiştirebilir mi, değiştirmek ister
mi, değiştirmeli midir?
İSYAN
ZANAATI : 6
İsyan
x Bağlanma : Entellektüelin İmkansız Siyaseti
İsyanın karşıtı tutum bağlanmaktır. Komünizm
olabilir, faşizm olabilir, şeriat olabilir, etnisizm olabilir, militarizm
olabilir. Dünyadaki devlet türleri saymakla bitmez. Her ülkede entellektüel olduğundan
dolayı, entellektüelin neye karşı çıkacağı ve/ya neye bağlanacağı çok değişir.
O nedenle, araçla amaç yer değiştirebilir.
Devletle entellektüelin bir araya gelmesi
aslında imkansızdır. Neden? Hiçbir devlet farklı olana özgürlük tanımaz da
ondan… Oysa, entellektüel, başta sanatçı, normların sınırlarını tanımaksızın,
düşünce ve duygu arayışları içindedir. Öyleyse? Kırın kemiğini aydının...
E tabii, entellektüel de insandır.
Kemiklerinin kırılmasından en az diğer normal insanlar denli acı çeker ve korkar.
Ayrıca on bin dolar maaş da epeyi ikna edici bir şeydir. Dolayısıyla, ödül
ve/ya ceza yoluyla entellektüel olur bize entelejensiya… Beyaz kuvvet olur,
akil adam olur, yayın yönetmeni olur, medyatör gazeteci olur…
Zaten nüfusun %o 1’ini temsil eden
entellektüeller de %o 1’e düşünce, elimizde kalır milyonda bir. Ossuun… 6
milyarda eder 6 bin kişi. Yalan mı?
Ve fakat iş orada da bitmez. 11 Eylül 2001
ertesinde Salman Rüşdi – Tarık Ali kapışmasında olduğu üzere, düşmanın onları
engellemesine gerek kalmadan birbirlerini engellerler. Buradaki açmaz, yukarıda
sözü edilen aracın amaçlaşması ikilemidir. İki Müslüman ulema, İslam’daki
reform için değil, ABD’ye atılacak atom bombası sayısı konusunda tartışıyor
olsa gerek… Yanlış mıyım?
Türkiye’deki imkansızlıklara bir bakalım:
Batı-Doğu (AB – Orta Asya), Kuzey-Güney (zengin-fakir),
Balkanlar-Ortadoğu-Kafkasya, İslam-Hristiyanlık-Musevilik, Osmanlı – 1.
Cumhuriyet – 2. Cumhuriyet, feodalizm - !. Sanayileşme – 2. Sanayileşme…
Tüm bu imkansızlıklara karşı Türkiye
Cumhuriyeti uleması ne yapmış? Bilme isterim.
Çözümü imkansız
durumlarda normal insanlar ne yapar? Ağlar. Peki, entellektüeli ne yapar?
Örneğin doktorlar, imkansız ölüm karşısında, iki bin yılda imkanlılık buldular.
Klonlamayı ve kafa naklini icat ettiler.
Abant Toplantıları
isyan mıdır, bağlanma mıdır? Hükümete ve Meclis’e giren yazar, isyanda mıdır,
bağlanmada mıdır? RTÜK yasasının kabulünü, söz verdiği halde engelleyemeyen ve
hala partisinden istifa etmeyen gazeteciye ne denir? İslam’da reforma toplantısına
katılıp özgürlüklere katlanamayan ulemaya ne denir?
Ben buna olsa olsa,
‘düz yolda kendi çalımıyla düşmek’ derim.
(21
Mayıs 2002)