28 Mayıs 2012 Pazartesi

11 EYLÜL 2001 ve ANARŞİZM


Anarşizm, sanıldığı gibi illa ki ‘kargaşa’ demek değildir. Monarşideki ‘ark’ın, yani iktidarın, yönetmenin, egemenliğin, hiyerarşinin değillenmesidir. Kuramsal anarşistler olabildiği gibi, eylemsel anarşistler de vardı. (Sol ideolojilerden şu ya da bu biçimde iktidara geçmeyen biricik odağın anarşistler olduğu belirtilmelidir ki ikilemsel görünse de, bilimkurgu yazarı Heinlein gibi sağ anarşistler de vardır.)

Anarşistler, 19. ve 20. Yüzyıl boyunca, çarlardan cumhurbaşkanlarına uzanan bir yelpazede, amacına ulaşan bir çok siyasal suikast gerçekleştirdi. Temel amaçları, var olan tüm iktidar biçimlerinin ortadan kalkmasını sağlamaktı. Ancak, eylemleri ters sonuç yarattı. İktidar seçkinleri güçlerini arttırdılar, çünkü kitle şiddetten çekindi ve üstlere (: dominantlara) boyun eğdi.

Bireysel terörün devlet terörü yaratabilmesi gibi, devlet terörü de bireysel terör yaratabilir. 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’nin bulunduğu İkiz Kuleler’in yok edilmesi, ABD’nin devlet terörüne karşı kurumlaştırılmış ya da ileri derecede örgütlenmiş bireysel terör ile gerçekleşti. Olaya dünya ülkelerindeki insanlardan gelen tepkiler, milyonlarca kişinin bunu eğer yapabilseydi, deneyeceğini gösterdi.

ABD 2. Dünya Savaşı’nın bitiminden beridir dünyanın egemen gücü konumundaydı. 1945-1990 arasında ona karşısav olarak Doğu Bloğu vardı. Her iki taraf da, üçüncü dünya ülkelerini kobay olarak kullandıkları ‘terör – karşı terör’ oyununu çok sevdi. Aslına bakılırsa, bu oyunu tüm ülkeler sevdi. Filistinliler ve İsrailliler, Orta Amerika’da her iki taraftan da savaşçıları ve teröristleri eğittiler. Onu bırakın, aynı dönemde bir ABD ‘vassal’ı olan Türkiye bile, Çeçenistan’da, Azerbaycan’da, Afganistan’da darbecilik oynadı. Tabii kimse ‘bumerang ilkesi’ni hesaba katmadı. Yani, bazan silahınızın geri tepeceğini bilmeniz gerekir.

Yani, bu oyunda masum ve masun yok. Çocuklar, kadınlar ve yaşlılar dahil... Cinayet yaşı ile birlikte terörist yaşı da küçülüyor, Filistinli canlı bomba çocukları bir düşünün. Leyla Halid 20. Yüzyıl’ın en önemli teröristlerinden biri olarak tarihe geçti. Dünyanın tüm ordularını 60 yaş üstü subaylar yönetiyor...

11 Eylül 2001’de resmen 5.000, gayrıresmen 50.000 kişi öldü ki bunlar global sömürü sisteminin beyinleriydi. ABD, olayların sorumlusu olarak saydığı ülke olan Afganistan’da şu ana dek 50.000’den çok sivil öldürmüş durumda... Burada bir adaletten söz etmek mümkün değil.

Ortada açık olan durumlar var: İslam dünyası, bir engizisyon dönemi yaşıyor. ABD global terörist bir ülkedir. Afganistan halkı, Usame bin Ladin orada mukim olsa bile, 11 Eylül 2001’den sorumlu tutulamaz. 11 Eylül bir tanede kalmayacak ama yenilerini kestirmek, ilkini kestirmek denli zor. Usame bin Ladin’i CİA yetiştirdi. Haçlı Seferleri, cihad denli vahşidir. Şiddet, daha büyük şiddeti doğurur. ABD, İngiltere ve Rusya’dan sonra, dünyanın en fakir ülkesine yenilen üçüncü en zengin ülke olacak. 21. Yüzyıl ve üçüncü milenyum 11 Eylül 2001’de başladı.

Tüm bunların ışığında anarşist kuram açısından 11 Eylül’e bir bakalım:

Eylem, makyavelist ve neçayefist idi. Nihilistlerin bile bu işi yapmaya kalkışacağı kesin değil.

İmkansızı düşündü ve başardı. ABD, tarihinde ilk kez evinde vuruldu, hem de çok noktada yüreğinden...

ABD’nin tarihe koyduğu duvarı deldi. Artık, en sıradan kişi bile ABD’yi iplemiyor. Yine de, ABD’yi birkaç onyıllığına daha güçlendirdi. Eylem ertesindeki on ay boyunca kimse ona itiraz edemedi.

Dinsel terörizmler, 11 Eylül’den önce de vardı, hatta ta Hasan Sabbah’tan beridir... O nedenle, bu literatüre pek katkıda bulunmuş sayılmaz...

Tüm düşüngüler gibi anarşizmin de kendini yenilemesi gerek. Örneğin, tarihe sıfır müdahalenin de terörden büyük yıkımlar yaratabileceğini görmek gibi... Bugün var olan anarşist ekollerin mensuplarının geneldeki ve dünyanın önde gelen 1.000 entellektüelinin konuyla ilgili makalelerinin tamamını okuması gerek. Durumun bir imkansızlık olduğu, beyinlerin düşünce üretemeyip abuksamasından belli...

Anarşizmin romantik bir kuram mı olduğu, yoksa bir yaşam biçimi mi olduğu ikilemi 11 Eylül’den sonra değillendi. Anarşist olmayanlar (örneğin vicdani retçiler) anarşist olanlardan daha özgür bir dünya yaratabiliyor ve anarşistlerin kendileri iktidardalaşabiliyorlar. (Bunun için bir örnek olarak, Türkiye’deki anarşist dergilerin iktidarı için, anarşistlerin birbirlerine yaptıkları bir düşünülsün yeter.)

Sonuç: Tarih bir kez daha süreksizleşti. Bu kez bunu gerçekleştirenler anarşistler olmadı. İçinde bulunduğumuz yeni yüzyıl, yeni yolların sürpriz biçimde açıldığı başkalaşımlarla süreceğe benzer.

(8 Temmuz 2002)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder