25 Mayıs 2012 Cuma

Tarih ve Matematik Metinleri x 4


VERHULST vs. MALTHUS

David Wells: Geometrinin Gizli Dünyası, s: 325.

“Verhulst Denklemi: Verhulst, nüfus çalışmalarında bir öncüdür. 1838’de şu yasayı yayınladı: Malthus’un karamsar tahminlerinin tersine, nüfus hiç durmadan artamaz, çünkü nüfusun artışını engelleyn etkenler, nüfusun kendisinden daha hızlı artar.

Verhulst denklemi şöyledir: x(n) + 1 = r.x(n). (1-x(n)). Bu denklemin değeri ‘r’ ye bağlıdır. ‘r < 2’ ise, sistem hızla kararlı bir durum alır (yani ne büyür, ne küçülür). ‘2 < r < 2,5’ ise, nüfus iki değer arasında gidip gelir, buna ‘çözümün çatallanması’ denir.

‘r’, 2,5’un biraz üstüne çıkarsa, çözüm yine çatallanır, sonra yine çatallanır, böylece 8 değer, sonra 16 değer arasında gidip gelir. Bu çatallanmalar, giderek birbirine yaklaşır, sonunda ‘r’ yaklaşık 2,57 olunca çatallanma sayısı sonsuza erişir ve çözüm kaotik bir durum alır.

Kaos oluşunca, noktalar ritm veya neden olmadan yüzeysel olarak sıçramaya başlar. Ya hiçbir periyod yoktur, ya da çok yüksek periyotlar vardır. Ne var ki bu kaotik davranış, belli bir yapıya sahiptir. Bölgenin içinde dikey bantlar vardır, daha önceki dış sınırlar onları çaprazlar. ‘r = 2,837’ olunca, Verhulst biçimi daha küçük olarak yeniden belirir.

Sonlu bir aralıkta sonsuz çatallanmalar görülebilmesi için, birbirini izleyen çatallanmalar arasındaki uzaklıklar büyük bir hızla küçülmelidir. Böyle de olur. Bu uzaklıklar arasındaki oran, bulanın adına atfen, ‘Feigenbaum sayısı’ denen bir limite gider. Bu sayı, yaklaşık ‘4,6692016609’dur.”

Malthus, eserini 1790’da yayınladı. Sömürüyü rasyonalize etmek için (kendisi bu eser için bir krallıktan ödül aldı), nüfusun kaynaklardan daha hızlı artacağını öne sürdü ama hiçbir dayanak göstermedi. İronik olarak Marx, devrimi rasyonalize etmek için Malthus’u kaynak gösterdi ama Verhulst’un adını anmadı.

(Marx’ı bilimsel sayma gafleti gösterenler için ek: Marx; yaşadığı dönemde bilinen, sanal sayıları da, Euclid dışı geometrileri de, Aristo dışı mantıkları da, Newton dışı fizikleri de anmadı. Bilimi Engels’e bıraktı. Le Febvre’in saptamasıyla, Engels’in ‘wissenschaft’ı zaten o zamanki Almanca’da şimdiki ‘bilim’ anlamına gelmiyordu.)

Bugün bilim, Verhulst’u doğruluyor: İnsan türü, bir milyon yılda yalnızca 3 kez nüfus patlaması yaşadı: Afrika savanlarından dünyaya yayıldığı dönemde, 11.000 yıl önceki Neolitik Devrim döneminde ve 1750’de başlayıp 2125 civarında limite varacak olan 1. Sanayileşme döneminde. Sonuncusu ilginç: Evrimde ve tarihte ilk kez insan türü, gönüllü olarak nüfus artışını durdurdu.

(16 Mart 2002)




KAKEYA KÜMELERİ YA DA PERRON AĞAÇLARI

Ne tuhaf adlar. Değil mi?

Bu tanımlar, Kakeya tarafından 1917’de sorulan bir sorunun yanıtlarının seyridir. Bir doğru parçasının tam bir dönme yapması için gerekli minimum alan nedir? Kakeya’nın yanıtı içbükeydi: Bir eşkenar üçgen. Oysa, Perron, bunun bir eşkenar üçgenin tabanını sürekli olarak ikiye bölmekle elde edilen girintili çıkıntılı bir alan olduğunu gösterdi. Bu dışbükeydi.

Euclid Geometrisi, telifçisinin de belirtiği üzere Aristo Mantığı’ndan türetmedir. Bu kez biz tersini deneyelim: Geometrik bir modelden mantıksal bir model çıkarsayalalım. Bir önermenin karşıtını çıkarsamak ya da onu kendi içinde döndürmek için, dilsel / mantıksal olarak ne kadar kaplamsal / kapsamsal alan gerekir? Yanıt: Sıfır. Döndürülme kapsamı sıfır ama kaplamı sonsuz bir ikilemsel durum.

Bunun kültürolojik anlamı nedir? Kültürel evrim dinamik olduğu için, herhangi bir yerzaman ansamında çözümlere yetecek anlamküre dilssel hacim içinde (diyelim eldeki sözcüklerle ki sık sık gerçekleşen bir durumdur) tanımlanamayabilir ama yine de var olabilir. O nedenle çözüm olmadık alanlarda kaotik yörüngeler çizebilir, hatta denklemlerin reel çözümleri olmayabilir. Sanal köklerin tarihteki ve kültürdeki izdüşümü henüz tanımlanmadı.

Ek:

Helis geometrisinde dönen ve 4 adımda karşıtına varan bir önermeler dizisi örneği:

“Düşünüyorum, öyleyse varım.
Varım, öyleyse yaşıyorum.
Yaşıyorum, öyleyse öleceğim.
Öleceğim, öylese yokum.

:

Varım, öyleyse yokum.”

(İlk tümce, ‘Varım, öyleyse düşünüyorum’ da olabilirdi.)

(11 Kasım 2001)







ORMAN YANGINININ KAOTİĞİ

Neden-sonuç ilintileri her zaman doğrusal olarak işlemez. Kimi ‘non-linear’ durumlar da oluşur.

Bir duruma, ‘kelebek etkisi’, ‘çığ etkisi’ ya da ‘domino etkisi’ denir. Epsilon nicelikli bir neden, limit sonsuz nicelikli bir sonuç yaratabilir. Devrimlerin gerçekleştikleri anlar, böylesi durumlar içerir. Bir grev, bir sivilin vurulması, ekmek karaborsasının oluşması kitleyi ateşler ve isyan bir daha durulmaz. Eskiler gider, yeniler gelir. (Bu, her devrimin ilk kezinde başarılı olacağı anlamına gelmez. Bakınız: Rusya 1905 Devrimi.)

Bazı kimyasal reaksiyonlar osilatiftir, yani ‘a+b’ maddeleri ‘c+d’ maddelerine tepkir, aradan bir süre geçince baştaki malzemelere geri dönülür, bu çözeltinin renginin iki renk arasında gidip gelmesinden anlaşılır.

Orman yangınlarının neden-sonuç ilintileri kaotiktir, yani ilintiler kimi belirsizdir, daha çok belli durumlar arasında rasgele salınır, o nedenle orman yangınlarının kendiliğinden sönüp sönmeyeceği baştan kestirilemez. Orman yangınını söndürmenin bir yolu, doğru hesaplanmış genişlikteki (eni alevlerin geçemeyeceği büyüklükte) bir şeritteki ağaçları kendi elinizle yok edersiniz. Yangın oraya gelince biter. (Burada, feda edilecek alanın büyüklüğüne karar vermek, belirsizlik oranı % 100’e kayabilen bir durumdur. O nedenle işin içine şans faktörü de karışır.)

Orman yangınlarının parametreleri, rüzgarın hızı, yanan ağaçların yanma nitelikleri (ıslaklığı, büyüklüğü, ağacın yanabilirlik tipi, vb) olabilir. Örnekse, rüzgar ormanı sınır olan ırmağa doğru esiyorsa yangın orada biter. Rüzgar, bir yavaşlayıp bir hızlanıyorsa, körük etkisi yapar. Yukarıdan aşağı eserse çok duman olur ve yangını oksijensizlikten boğar.

Bazı ağaçlar zor, bazıları kolay yanar. En kolay yanan ağaçlardan biri de çamdır. Güney kıyılarımızdaki ormanların çıra niyetine yanıvermesi bu nedenledir. Karma ağaçlı orman yapmayı 75 yıldır kimse akıl edemiyor.

Orman yangını asla belirli (ya da birinci dereceden) bir geometrik biçim izleyerek yayılmaz. Durur durur, yeniden başlar. Günlerce için için yanar. O nedenle, orman yangınlarının neden-sonuç ilintileri kaotiktir. (Daha az  kestirim çabası, daha çok kestirim verebilir.)

‘Orman yangını’ yerine, ‘salgın hastalık’, ‘ekonomik kriz’ ya da ‘savaş’ da diyebilirsiniz. Tarihin kritik anlarında tutum-davranış ikilemlerinin çokluğu bu nedenledir.

(26 Ağustos 2001)






SAVAŞIN KATASTROF KURAMI

Katastrof Kuramı, 1975’te Rene Thom tarafından icat edildi. Çok hızlı ve ikilemsel ardışıklıklar taşıyabilen dönüşümlerin matematiksel modellenmesi için tasarlandı.

Thom, yedi ana durum saptadı. İleriki yıllarda bunlardan başkalarının da olabileceği gösterildi. Ben de, sıfırıncı dereceden, yani görüngüsüz bir durum tanımladım (psişik durumlardan katatoni veya otizm gibi).

7 ana durum şunlar (‘x’ ve ‘y’ lerden sonraki sayılar ‘üs’ demek, aralardaki noktalar ‘çarpı’ demek):

1. (1/3 x 3 – a . x )
2. (1/4 x 4 – a . x – ½ b . x 2)
3. (1/5 x 5 – a . x – ½ b . x 2 – 1/3 c . x 3)
4. (1/6 x 6 – a . x – ½ b . x 2 – 1/3 c . x 3 – ¼ d . x 4)
5. (x 3 + y 3 + a . x + b . y + c . x 2 + c . y 2)
6. (x 3 – x . y 2 + a . x + b . y + c . x 2 + c . y 2)
7. (x 2 . y + y 4 + a . x + b . y + c . x 2 + d . y 2)

Adları sırasıyla, kıvrım, sivri uç, kırlangıç kuyruğu, kelebek, hiperbolik, eliptik, parabolik olarak konmuş. Daha çok izledikleri rotaların gösterdiği biçimlerin anımsattıkları nedeniyle böyle yapılmış.

Katastrof Kuramı’nın en kolay görüngüleştirilebilen ve görselleştirilebilen türü ‘kıvrım’dır.

Kıvrımda savaşı modellersek, ‘maliyet’ ve ‘tehdit’ ikileminde bir hızlanan bir yavaşlayan, bir saldırılan bir geri çekilinen bir savaş durumu elde ederiz.

Kelebekte savaşı modellersek, ortada ulaşılamayan bir olgular boş kümesi kalır. Eğer ateşkes ve/ya barış kümesi orada kalırsa, Yüzyıl Savaşları gibi, asla bir çözüme ulaşılamayan bir savaş görüngüsü dizisi elde ederiz.

Bu biçimde, hem doğrusal, hem de döngüsel neden-sonuç ilintileri vardır. Eğer döngüler, kısırdöngüleşirse, ‘Yüzyıl Savaşları’ türü fenomenler oluşabilir.

Savaşı yalnızca, üç beş parametreyle tanımlamak mümkün değil. Bir tür indirgeme mantığı deneniyor. Gerçek durumlarda, her biri diğeri denli etkin, yüze varan parametre tanımlanabiliyor.

(26 Ağustos + 14 Eylül 2001)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder